-
1 tavır almak
helwestgirtin -
2 tavır almak
to take a stand -
3 tavır
-
4 tavır
(-vrı)а1) вид, состоя́ние; поведе́ние, мане́рыtavır almak — приня́ть какой-л. вид
tavırını bozmamak — не растеря́ться, не смути́ться, не показа́ть (не пода́ть) ви́ду
tavırı hereket — поведе́ние, посту́пок; о́браз де́йствия
âmirane bir tavır takınmak — приня́ть ва́жный вид
hali tavırı yerinde — аккура́тный; степе́нный; прили́чный
2) большо́е самомне́ние, ва́жность, высокоме́рие; зано́счивость -
5 tavır
мане́ра (ж)* * *выпад. -vrı1) вид, состоя́ние; поведе́ние, мане́рыtavır almak / takınmak — приня́ть какой-л. вид
2) высокоме́рие, зано́счивость -
6 tavır
",-vrı 1. manner, air, attitude; (facial) expression. 2. airs, affectation, put-on; pose, attitudinizing. - almak to assume or adopt (a specified) manner, air, or expression. - satmak to give oneself airs, put on."
См. также в других словарях:
tavır almak (veya takınmak) — belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, vaziyet almak Bilgin değilim. Onun için yazılarımda da bilgince tavır takınmaktan çekinirim. O. V. Kanık Parçasını söylerken aldığı tavır, insanı gülmekten katıltacak kadar komik. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavır almak (veya takınmak veya koymak) — (birine karşı) mesafeli davranmak, uzak durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vaziyet almak — 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk. Y. K. Karaosmanoğlu 2) karşı çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
durum almak — 1) belli bir duruş biçimine geçmek 2) bir olay karşısında belli bir tavır almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çehre almak — tavır takınmak Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sertlenmek — nsz Sert bir tavır almak, sertleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâl — is., li, Ar. ḥāl 1) Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet Herkes hâline göre bir hediye verdi. H. R. Gürpınar 2) Davranış, tutum, tavır Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vaziyet — 1. is., Ar. vażˁ + yed El koyma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller vaziyet etmek 2. is., Ar. vażˁiyyet 1) Konum Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. 2) Durum, tavır, hâl Vaziyetimi söyleyiniz,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuzu kesilmek — uysallaşmak, sessizleşmek, sakin bir durum almak ... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük